
Sıfır doğal sayılar kümesinin ilk elemanı olsa da bulunması matematiğin ilk kullanılmaya başlanmasından hatta isminin konulmasından yüzyıllar sonradır.
Sıfır, aritmetikte 0 rakamını simgeler. Bugünkü sayı sisteminde sıkça kullanılan sıfır, bir niteliğin yokluğunu temsil eder. Toplamada toplandığı sayıyı değiştirmeyen etkisiz, çarpmada sonucu sıfır yapan yutan, bölmede ise bir sayıya bölündüğünde 0 sonucu çıkar. Ancak bir sayıyı böldüğünde sonuç tanımsızdır. 0 sayısı pozitif ve negatif olmayan bir sayıdır. “0” Roma rakamlarında gösterilemeyen tek rakamdır.
Birçok skalada sıfır başlangıç ya da nötr bölgeyi temsil eder. Sayı doğrusunda sıfırın sağı artı, solu eksi değerleri barındırır.
M.S 2.yüzyılda Yunanlılar Batlamyos’un astronomi ile ilgili metinlerinde sıfır yerine geçebilecek içi boş ve yokluğu temsil eden bir işaret kullanmıştır. Ancak sıfırın ilk olarak ortaya çıkışı Hint matematiği ile başlamaktadır. Hint dünyasında bugünkü sıfır anlamındaki işaret kullanılmaya başlanmıştır.
İslam dünyasının meşhur matematikçisi Harezmî dokuz rakamla birlikte sıfırın da kullanılarak aritmetik işlemlerinin yapılışını anlatan eserini yazmıştır. Harezmî tarafından yazılmış bu eser halen Viyana Saray Kütüphaneleri’nde bulunmaktadır. Kendi el yazısını taşıyan bu eser 1143 tarihlidir. Cebirin kurucusu olarak da bilinen Harezmî’nin yazmış olduğu bu eser daha sonraları Latinceye çevrilerek bilim dünyasına sunulmuştur. Böylelikle M.S 1100 yıllarında Avrupa bilim dünyası sıfırı yaygın olarak kullanmaya başlamıştır.